İnsan, kendisine verilen türlü nimetlere karşılık allah'a şükretmeli ve o nimetlerin yüce Allah'tan geldiğini bilmelidir. Kendi kendimize sorgulamalı ve müthiş bir düzende kurulan bu evreni, nankörlük ettiği halde kendisine verilen nimetleri, Allah'ın merhameti, şefkati ve akıl almaz gücü sayesinde olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız. 

        İnsan, son derece aciz bir varlıktır. Ama onların çoğu, hala kendi acizliğini, Allah'ın ona vaadettiği cenneti ve onun nimetlerini anlamazlar ve inkar edenler. yüce Allah ise, Kuranı Kerim'de belirtildiği üzere geçmişteki inkarcı topluluklarını helak ettiği gibi günümüzde de inkar edenleri ve ona inanmayanları elbette Ahiret hayatında hak ettikleri cezalarının verileceğini apaçık bize söylüyor. Ama insan, hala kendini dünyevî şeylere kaptırıp, eninde sonunda boğulacağı nehirde, suyun onu götürdüğü yere doğru ilerliyor. Ve bunu farkettiğindeyse çok geç olmuş olacak, yüce Allah'tan, kendilerini tekrar dünyaya geri döndürülmelerini isteyecek ve pişman olacaklardır. Ama nafile... Son pişmanlık fayda etmez. Ve Allah onları, geri dönüşü olmayan,cayır cayır yanacakları ateşinde sonsuza kadar acı çektirecektir.

         Bu yüzden, akıl ve irade sahibi olan insan, Allah'a ömür boyu şükretmek, ona karşı kulluk ibadetini yerine getirmek ve nimetlere karşı asla ve asla nankörlük etmemek, o nimetlerin, hayrın veya şerrin Allah'tan geldiğini ve Allah'ın yaptığı her işte bir hikmet olduğunu idrak etmek zorundadır. Bunlar için de insanın düşünmesi ve sorgulaması gerekir.

          İnsana bir zarar dokunduğunda bize yalvarır. Sonra ona, tarafımızdan bir nimet verildiğinde " Bu, bana ancak bilgim sayesinde verilmiştir"der. HayırHayır, o bir imtihandır. Fakat onların çoğu bilmezler. 

                                                                                                              Zümer Sûresi, 49